Bu haftanın büyük “celebrity” olayı, Kanye West’in sahnede geçirdiği “sinir krizi” ve devamında hastaneye kaldırılmasıydı.

İki noktayı ele alacağım. Öncelikle “Sahnede sinir krizi geçirdi!” denilen habere bakalım. 19 Kasım konserinde yarım saat sahnede kalan ve bu yarım saatin on yedi dakikasını öfkeli bir monologla geçiren West, seyirciye saygısızlığından ötürü hatalı, kabul. Ancak bu öfkeli monolog sırasında söylediği şeylerin aslında bayağı bayağı doğru (veya en azından inandırıcı) olduğundan kimse bahsetmiyor!

2008’deki Single Ladies’ten beri doğru düzgün hit şarkısı olmayan ama “Amerikan müziğinin hanımağası, siyah kraliçesi” pozisyonunu büyük bir zevkle sahiplenen Beyoncé’nin “MTV gecesine katılırım ama ödülü bana vermeniz şartıyla!” demiş olabileceği iddiası çok mu saçma? Keza “Amerika’nın İbrahim Tatlıses’i” olarak tanımlayabileceğimiz Jay-Z’nin etrafında tetikçilerden oluşan bir çeteyle dolaştığı fikri? Veya “İnternet size yalan söylüyor, Amerika’nın iç kesimleri artık uyandı ve onların sesini dinlememiz lazım!” ifadesi, Trump zaferi sonrası belli bir kesimin yaşadığı büyük şokun sebeplerini aslında gayet mantıklı bir biçimde açıklamıyor mu?

Ya ben de sinir krizi geçiriyorum, ya da adam haklı beyler!

İkinci olarak, günümüzün popüler kültür atmosferinde bu haberin nasıl yorumlandığına dikkat çekmek istiyorum. Magazin programları, gece yarısı komedyenleri ve hatta İnternet haber altı yorumcuları, şu noktaya şaşırtıcı biçimde çok çabuk ulaştı: “Adamın belli ki psikolojik bir rahatsızlığı var. Akıl sağlığı çok ciddi ve dalga geçilmemesi gereken bir konu. Umarım bir an önce sağlığına kavuşur.”

Ne kadar güzel değil mi? Ancak bir saniye… 2007’ye geri dönelim. “Gözden düşmüş pop prensesi” Britney Spears’in müthiş korkunç günlerini hatırlayalım. Fotoğrafçılar tarafından 7/24 apaçık taciz edilen, günaşırı gözyaşları içinde görüntülenen, en sonunda da çocuklarıyla kendini banyoya kilitlediği için polis zoruyla akıl hastanesine götürülen Britney hakkında o yıl söylenenleri gözümüzün önüne getirelim: Kilo almış. Domuz gibi olmuş. Kariyeri bitti. Slut. Attention whore. Olacağı buydu. Ünlü olmak istiyorsa hak ediyor. Ve daha nicesi…

Lafı uzatmayalım. Açıkça söyleyelim. Hata yapan erkeklere toplumda gösterilen müsamahanın, hoşgörünün ve empatinin onda biri, hata yapan kadınlara gösterilmiyor.

Senden özür diliyoruz Britney.

Yılın en merakla beklenen filmlerinden La La Land’in gösterim tarihi yaklaştıkça filmden yeni görüntüler ve şarkılar yayınlanmaya devam ediyor. Bu hafta gelen kamera arkası videosu, bazı karakterlerin rollerini olduğundan daha büyük göstermeye çalışsa da, heyecanınızı biraz bastırmaya yetebilir. Filmi geçtiğimiz ay izlemiş ve yazmıştım, ancak yine de aklıma takılan “gerçekten bu kadar iyi olabilir miydi ya?!” sorusunu cevaplamak için ilk gösterimini hevesle bekliyor olacağım.

Filmi Türkiye’de 30 Aralık gibi aşırı makul bir tarihte yayınlayacağını duyuran TME’yi ayrıca tebrik edelim.