TV: THE CROWN

thecrown-2

The Crown / 2016, 10 bölüm

İngiliz monarşisi ve Yahudi soykırımının ortak özelliği nedir? Cevap: Hollywood ikisini de anlatmayı pek sever!

Ancak soykırımı anlatan filmlerin neredeyse tamamı “ağır trajedi” ve “ilham veren yaşama gücü” arasındaki – şahsen artık ezberlediğim – basit çizgide gidip gelirken; İngiliz soylularının çoğunlukla kuru gürültüden ibaret hikâyelerinde yeni bir şeyler bulabiliyorum hala. Bu beni boş bir insan mı yapıyor? Possibly.

Dolayısıyla son dönem İngiliz periyod dramalarını (Wolf Hall, Downton Abbey, Victoria…) bir çırpıda tüketmiş ve daha fazlası için aç biri olarak, Netflix’in iddialı II. Elizabeth projesi The Crown uzun süredir radarımda dolaşıyordu.

Birleşik Krallık tahtına 1952’de çıkan II. Elizabeth’in 64 yıllık hükmünü onar bölümlük altı sezonda anlatmayı hedefleyen The Crown’ın ilk sezonu bu ay yayınlandı. Ve gerçekten muhteşem.

The Crown’ı muhteşem yapan şey, aslında bu muhteşemliği hiç hak etmiyor olması. Dürüst olalım: II. Elizabeth, en güçlü yanı “tepkisiz kalmak” olan, en hafif tabiriyle “renksiz” bir figür. Hükümdarlığı altındaki ülkenin en büyük sorunları da, çoğunlukla siyasi çekişmelerden kaynaklanan “birinci dünya problemleri”

Böyle bir karakter ve tarihi dekordan, böylesine ilgi çekici bir dramatik anlatı çıkarmak hiç kolay değil. Ancak senarist Peter Morgan bunu kusursuz biçimde başarıyor.

Morgan, bunu iki şekilde yapıyor. Öncelikle, Kraliçe’nin içinde bulunduğu özel durumu, “özgür iradenin yerleşik düzene ve geleneklere karşı mücadelesi” noktasına indirgeyerek, herkesin empati yapabileceği bir hikâye yaratıyor. Sonra da bu çok temel hikâyeyi, İngiliz siyasi dünyasından bir dolu enteresan karakterle zenginleştirerek “tarihi doküman” seviyesine yükseltiyor.

Evet, “yerleşik düzen” her zaman kazanıyor. Ve dizi, Kraliçe’nin yerleşik düzene her boyun eğişini müthiş bir fedakârlık, olağanüstü bir asalet örneği gibi göstererek aslında kendi kendini bıçaklıyor.

Ama yine de… bu kadar olağanüstü bir sinematografiyle çekilen, yalnızca başrollerin değil, yan rollerin de (John Lithgow, Vanessa Kirby, Jared Harris ve Eileen Atkins başta olmak üzere tüm yardımcı kadro) ciddi ciddi inanılmaz performanslar sergilediği bu “asaletin” karşısında saygıyla eğilmeden duramıyorum işte!

10 üzerinden 9

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s