Hafta içi gündüz saatlerinde sinemaya gittiniz mi hiç? İş arayan üniversite mezunları ordusunun bir üyesi olduğumdan, mahalleye yeni açılan ucuz sinemanın gündüz seanslarını kaçırmaz oldum (Avşar Sinemaları’nda her gün ilk seans 8 TL – yarım saat reklam izleme işkencesinden uzak, salonlar da hiç fena değil).
Bu seanslara gittiyseniz, seyirci kitlesinin demografisi muhakkak dikkatinizi çekmiştir: 50 yaş üzeri teyze grupları ve emekli amcalar! The Water Diviner’da gösterilen peçeli Türk kadınlarını “Aaa, cık cık cık!” sesleri eşliğinde ayıplayan CHP teyzeleri veya salondaki teknik sorunları bir saniye bile affetmeyen emekli albay (“KAPATIN şu ışıkları yahu!”) ile beraber film seyretmek istiyorsanız, aradığınız seans bu!
Hollywood yapımcıları bu evrensel tespiti hepimizden önce yapmış olsa gerek. Mevzubahis seyirci kitlesini hedef alan filmlerin geçtiğimiz yıllarda çoğaldığını görüyoruz. Başrollerinde “emektar” Hollywood oyuncularını izlediğimiz bu yapımların ortak özelliği, hepsinin zararsız, suya sabuna dokunmayan, arketipik, “iyi hissettirmeye yönelik” hikâyeler anlatması: Bakınız The Judge, The Hundred-Foot Journey, bu sene ikincisi çekilen The Best Exotic Marigold Hotel, ve yanlarına yeni katılan St. Vincent.
The Judge yazımı okuduysanız, aynı gruba koyduğum St. Vincent / Benim Komşum Bir Melek için pek iyi şeyler düşünmediğimi tahmin etmişsinizdir.
Bill Murray’nin canlandırdığı sarhoş ve huysuz ihtiyar Vincent’in hayatı, komşu eve taşınan bekâr anne (Melissa McCarthy) ve on iki yaşındaki problemli oğlu ile tanışınca değişecekzzZzbbzzbZzzz
Ayrıyeten hiçbir yere bağlanmayan bir yan hikâyede de Rus aksanlı hamile seks işçisi rolündeki Naomi Watts’ı izleyebilirsiniz.
Az pişmiş senaryosuyla finalde ulaştığını düşündüğü “herkesin içinde iyilik vardır <3” mesajını hak edemeyen St. Vincent, “bu oyuncuları bu filmde oynamaya nasıl ikna etmişler yahu?” sorusuna yeni bir boyut kazandırıyor.
10 üzerinden 3,5
.
.
NOT 1: 30 Rock’tan tanıyıp sevdiğimiz Scott Adsit’i saçma bir figüran rolünde görmek filmin trajik sürprizlerinden yalnızca biri. Scott Adsit’i Big Hero 6 filminde dinlemek ise paha biçilemez!
NOT 2: İtiraf köşesi: The Hundred-Foot Journey ve The Best Exotic Marigold Hotel filmlerini çok kötü bulmuyorum.